Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tehdit ve fırsatlarıyla yapay zeka konusunu değerlendirdi.
Bıçak gibi, amacında kullanırsan ekmeği kesersin
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yapay zekanın matbaa ve elektrik gibi insanlık üzerinde büyük bir etki yaratmaya başladığını, günlük yaşantının hızla vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini belirterek, yapay zekanın nötr bir araç olduğunu, kullanım amacına göre olumlu veya olumsuz sonuçlar doğurabileceğini vurguladı ve “Bıçak gibi, amacında kullanırsan ekmeği kesersin, yoksa birisini öldürürsün. Aynı etkiyi yapay zeka yapıyor.” Dedi.
Yapay zekanın potansiyel tehlikeleri ve nörolojik etkileri
Yapay zekanın sunduğu olumlu gelişmelerin yanı sıra olumsuz yönlerine de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, özellikle psikolojik alanda yapay zeka kullanımının risklerini dile getirdi.
“Yapay zekayı psikolog gibi alıp onlara soru sorup onunla rahatlarsanız bu sizi intihara bile götürebilir.” diyen Prof. Dr. Tarhan, intihar eğilimi olan bir kişinin yapay zekadan yüksek köprüler hakkında bilgi istemesi örneğini vererek, yapay zekanın niyeti okuyamadığı için yanlış yönlendirmelere yol açabileceğini belirtti.
Prof. Dr. Tarhan, yapay zekanın insanlardaki empatik algılama, duygusal okuryazarlık, sosyal ipuçlarını okuma ve soyut düşünme gibi becerilere sahip olmadığını ifade ederek, beyindeki ayna nöronlarının bu tür becerilerde kritik rol oynadığını ve otizm tanısında kullanılan Zihin Teorisi testlerinin yapay zekanın bu eksikliğini ortaya koyduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Tarhan, yapay zekanın bu yetersizliği nedeniyle psikolojik olarak kırılgan bireylerde zihinsel yanılgılara ve patlamalara yol açabileceğini, hatta “yapay zeka psikozları” vakalarının yayınlandığını aktardı.
Dijital bağımlılık ve dopamin tuzağı
Yapay zekanın bir diğer tehlikeli yönünün dijital bağımlılık olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, beyindeki dopamin hormonunun rolüne dikkat çekti ve dopaminin “arzu hormonu” olduğunu, dijital oyunlar veya yapay zeka kullanımı sırasında dopamin salgılanmasının kişide sürekli bir “kaydırma etkisi” oluşturduğunu söyledi. Bu durumun, dopaminin sürdürülebilirlik tuzağına yol açarak kişinin haz alma eşiğini yükselttiğini ve daha çok harcama yapma veya daha çok ilgi gösterme ihtiyacı doğurduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, kumar bağımlılığındaki artışın sebeplerinden birinin de bu dopamin birikimi olduğunu belirtti.
Yapay zeka bir araç olarak kullanılmalı, insan yerine geçmemeli
Yapay zekanın bir araç olarak kullanılması asla insanın yerine geçmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, yapay zekanın sunduğu bilgilerin mutlaka bir klinisyen veya uzman tarafından doğrulanması gerektiğini, aksi takdirde yanlış yönlendirmelere yol açabileceğini ifade etti.
Yapay zekanın empati, niyet okuma ve duygusal rezonans yeteneklerinin olmadığını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, yapay zekanın insanın hayal dünyasını geçici bir gerçeklik gibi algılamasına neden olabileceğini ve beynin gerçeklik test eden ağını devre dışı bırakabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Tarhan, yapay zeka konusunda “direksiyonda biz olursak korkmayalım, ama direksiyonu yapay zekaya kaptırırsak bu bizi şizofreniye sürükleyebilir, yanlış kararlar verdirebilir” diyerek, bunun bir “dijital afyon” haline gelebileceği uyarısında bulundu ve duygusal yönünü kontrol edebilen kişilerin yapay zekanın tuzaklarına düşmeyeceğini ifade etti.
Yapay zekaya kendini kaptıran kişiler falcılara inanmış gibi hatalara düşebilir
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yapay zekanın insan psikolojisi üzerindeki derin etkilerini ve potansiyel tehlikelerini değerlendirerek, yapay zekanın insanda “uçma duygusu”, sahte bir rahatlık hissi verdiğini ve bireyleri rüya aleminde gibi hissettirdiğini belirtti. Prof. Dr. Tarhan, yapay zekaya kendini kaptıran kişilerin rüyalarına veya falcılara inanmış gibi hatalara düşebileceği uyarısında bulundu.
Yapay zeka gerçekliği
Prof. Dr. Tarhan, insan yaşamında fiziksel, hayal ve rüya gerçekliklerinin yanı sıra, “yapay zeka gerçekliği” adını verdiği dördüncü bir gerçekliğin ortaya çıktığını ifade ederek, bu sanal gerçekliğin artık zihinlerde çok ciddi bir şekilde tasarlanabildiğini ve sorgulamadan bu gerçekliğe inanmanın falcıya inanmak gibi büyük hatalara yol açabileceğini dile getirdi.
Yankı odası yanılgısı ve yalnızlık paradoksu
Yapay zekanın “yankı odası yanılgısı”na dikkat çeken Tarhan, bireylerin dijital ortamda kendi yankılarıyla konuşur gibi yalnızlaştığını söyledi. Prof. Dr. Tarhan, bu durumun “yalnızlık paradoksu” nu ortaya çıkardığını, insanların çok sayıda yüzeysel arkadaşa sahip olmasına rağmen derin ve anlamlı ilişkilerden yoksun kaldığını vurguladı.
Dikkat katili ve zaman tuzağı
Prof. Dr. Tarhan, yapay zekanın “dikkat katili” olduğunu, insanları aynı anda çoklu görevlere yönlendirerek derinleşmeyi engellediğini ifade etti. Beynin kalıcı öğrenmeyi odaklanarak ve derinleşerek gerçekleştirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, yapay zekanın bu süreci bozduğunu söyledi. Ayrıca, yapay zekanın “zaman tuzağı”nı beraberinde getirdiğini belirten Tarhan, dijital platformların özellikle çocuklar ve gençler için özgürlük değil, esaret anlamına geldiğini belirtti.
Yapay kimlik ve duygusal zeka eksikliği
Yapay zekanın yeni kimlikler inşa ettirdiğini ve kontrolü yapay zekaya kaptıranların geleceğinin tehlikeli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, duygusal zekanın kişinin kendi duygularını ve karşı tarafın duygularını anlama becerisiyle ilgili olduğunu, yapay zekada bu empatik yeteneğin bulunmadığını vurguladı.
İnsan ilişkilerinde iletişimin yüzde 80’inin sözlü olmayan (non-verbal) iletişimle gerçekleştiğini, yapay zekanın ise sadece bilgi aktarımı yaparak iletişimin yüzde 20’lik kısmını kapsadığını belirten Prof. Dr. Tarhan, ses tonu, mimikler, jestler gibi non-verbal unsurların duygusal aktarımda kritik rol oynadığını ve yapay zekanın bu alanda yetersiz olduğunu dile getirdi.
Yapay zeka ve dijital platformlar “öğrenilmiş otizm” i ortaya çıkarabilir
Prof. Dr. Tarhan, yapay zeka ve dijital platformların “öğrenilmiş otizm” ortaya çıkarabileceği uyarısında bulunarak, yapay zekaya aşırı bağımlı kişilerin duygusal ve sosyal iletişim kuramadıkları için otistik bireyler gibi tek bir alanda süperleşebileceklerini, ancak sosyal hayatta yalnız kalacaklarını ifade etti.
Kuşkucu ve paranoid eğilimi olan kişilerin yapay zekaya karşı duydukları korkuya da değinen Prof. Dr. Tarhan, dijital platformlara girilen her bilginin kalıcı olduğunu ve “dijital iz” bırakarak ileride kişinin karşısına çıkabileceğini anlattı.
Kalabalıkta yalnız hissetmek, yapay zekadan bağımsız küresel bir olgu
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kalabalıklar içinde hissedilen yalnızlığın günümüzün küresel sorunlarından biri olduğunu belirterek, yapay zekanın yanlış kullanımının bu yalnızlığı derinleştirebileceğini vurguladı ve “Kalabalıkta yalnız hissetmek, yapay zekadan bağımsız olarak küresel bir olgu. Buna zayıf bağ etkisi deniyor. İnsan, nörobiyolojik olarak ilişki kurmazsa çatlar; çünkü ilişki kurma, yalnızlığı giderme ihtiyacı biyolojik bir gereksinimdir. Günümüzde birçok kişi bu ihtiyacı dijital alanlarda karşılamaya çalışıyor ama bu sahte bir doyum sağlıyor. Çok sayıda arkadaşlık varmış gibi görünüyor fakat derin ve anlamlı bağlar yok. Bu durumda temel güven duygusu oluşmuyor, kaygı artıyor, yalnızlık ve depresyon kaçınılmaz hale geliyor.” diye konuştu.
Yapay zekaya aşırı maruziyet insanı yalnızlık tuzağına sokuyor
Prof. Dr. Tarhan, stresin kişiden kişiye farklı sonuçlar doğurduğunu belirterek, “Stres altında bazı kişilerde serotonin azalır ve depresyon gelişir. Kimilerinde ise hedef organ midedir; gastrit, ülser çıkar. Başkasında cilt sorunları başlar. Bu farklılık genetik polimorfizme bağlıdır. Ayrıca epigenetik öğrenmeler, yani çevreden gelen etkiler de gen ifadesini değiştirerek kişiyi savunmasız hale getirebilir. Yapay zekaya aşırı maruz kalmak, alışkanlık haline geldiğinde otomatikleşir ve insanı yalnızlık tuzağına sokar.” diye konuştu.
Yerinde kullanıldığında hedefe ulaşmayı kolaylaştırıyor
Yapay zekânın insanı köleleştirmemesi için “dozaj” vurgusu yapan Prof. Dr. Tarhan, “Yılan zehirdir ama aynı zamanda ilaçtır. Dozunda kullanılırsa faydalıdır, fazla kullanılırsa zehirler. Yapay zekâ da aynıdır. Yerinde kullanıldığında hedefe ulaşmayı kolaylaştırır, yanlış amaçlarla kullanıldığında ise kişiyi zehirler. Bütün mesele insanın iç disiplinine sahip olması ve kendi duygularını yönetebilmesidir.” ifadesinde bulundu.
Onaylanma ihtiyacının insanın biyolojik zaaflarından biri olduğuna da değinen Prof. Dr. Tarhan, “İnsanın kendini sergileme, güzele ilgi duyma, güçlü olma ve sonsuzluk arayışı gibi dört temel biyolojik dürtüsü vardır. Bu dürtüler onaylanma ihtiyacını doğurur. Ancak bu ihtiyaç yanlış kullanıldığında tehdit haline dönüşür. Amerikan Psikoloji Birliği, günde üçten fazla ‘ego tatmini’ paylaşımını narsisizm açısından riskli kabul ediyor.” şeklinde konuştu.
Yapay zeka kişiye özel tedavide önemli katkı sağlıyor
Yapay zekanın sağlık alanında sunduğu avantajlara da değinen ve kişiye özel tedavilerde önemli bir katkı sağladığını belirten Prof. Dr. Tarhan, “Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi olarak yapay zeka ile beyin sinyalleri, nörogörüntüleme kayıtları gibi verileri değerlendirip tanıyı kolaylaştırıcı sistemlerin patentini aldık. Bu sayede hata ihtimali azalıyor. Buna precision medicine yani kişiye özel, hassas tıp deniyor. Yapay zeka burada hekimlere ciddi bir destek sunuyor.” dedi.
Yapay zekâ kullanımında son sözün insanda olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Yapay zekâ insanın etiketlenmesini azaltabilir, tedavi örneklerini görerek umut duygusunu artırabilir. Ancak unutulmaması gereken şey şudur: Direksiyonda ben olacağım, yapay zekâ değil. Onu destek mekanizması olarak kullandığımızda bize hedefimize gitmeyi kolaylaştıran bir teknoloji harikası olabilir.” diye konuştu.
Alınan bilgileri muhakkak doğrulamak gerekiyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yapay zekânın kullanımında en büyük riskin doğrulanmamış bilgi ve etik standartların göz ardı edilmesi olduğuna dikkat çekerek, “Yapay zekayı kullanacaksınız ama aldığınız bilgileri muhakkak konfirme etmek gerekiyor. Yani doğrulamak gerekiyor. Başka bir şekilde ters sorularla tekrar sorgulamakta fayda var.” ifadesinde bulundu.
22 yaş dönemi kritik eşik
Gençlerin yapay zekâ karşısında daha kırılgan olduğuna işaret eden Prof. Dr. Tarhan, beyin gelişim sürecini hatırlatarak şunları söyledi:
“Çocukluk 18 yaşında yasal olarak bitmiş kabul edilse de beynin sol beyin (rasyonel), sağ beyin (emosyonel) ve ön beyin (yürütücü) bütünlüğü genellikle 22 yaşında tamamlanıyor. Bu döneme olgunluk dönemi denir. 22 yaşına kadar kişiler doğru analiz ve karar verme altyapısında risk altındadır. 22 yaşın üzerinde olup tecrübe birikimine sahip olanlar daha az risk taşır. Yalnız kişiler, depresyondakiler, kaygılılar, aceleci-sabırsızlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olanlar ise yapay zekayla ilişkilerinde çok daha dikkatli olmalıdır. Çünkü duygu regülasyonu yapamayan, sosyal ilişki regülasyonu kuramayan bireyler, yapay zekayı yanlış bir danışman gibi kullanarak hatalı kararlar verebilir.”
Algoritma şeffaflığı olmazsa tehlike büyük
Yapay zekada etik kullanımın en çok teknoloji şirketlerinin sorumluluğu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Teknoloji firmaları kârı maksimize etmeye göre hareket ederse, etik standartları göz ardı ederse insanlık için büyük tehlike vardır. Muhakkak algoritma şeffaflığı gerekiyor. Gizli algoritmalarla kişiler yönlendirildiğinde en büyük risk ortaya çıkıyor. Şu anda küresel ölçekte bu konuda regülasyon yok ama er geç olacak, olmak zorunda. Çünkü algoritmalar şeffaf değilse insanları yanlış yönlendirebilir.” diye konuştu.
Yapay zeka ödev yapmasın
Üniversite senatosunda yapay zeka konusunu gündeme aldıklarını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, eğitimdeki yaklaşımı şöyle aktardı:
“Yapay zekanın yasaklanmasını yasaklayalım dedik. Çünkü yapay zeka hayatımıza girdi. Öğrenci yapay zekadan bilgi alabilir ama kendi yorumunu katarak sunmalıdır. Hocalar da bu alanda kendini geliştirmelidir. Yapay zeka roman yazamaz ama bir taslak verebilir, asist edebilir. Eğer öğrenci yapay zekadan aldığı bilgiyi kendi düşünceleriyle geliştirirse, bu hem intihali önler hem de öğrenmeyi kolaylaştırır.”
Asistan olmalı, kaptan olmamalı!
Yapay zekanın rolüne değinen Prof. Dr. Tarhan, “Yapay zeka bizim asistanımız olmalı kaptanımız olmamalı. Onu destek mekanizması olarak kullandığımızda hedefimize gitmeyi kolaylaştırır ama direksiyon her zaman insanda olmalıdır.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı










